Son dakika haberleri net
Akademisyen – tarihçi ve Ahi Evran Üniversitesi Ahilik Araştırma Merkezi eski müdürü Kazım Ceylan, Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Üyesi Mehmet Baki Öztürk ve Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve AMATEM sorumlu hekimi Prof.Dr. Ahmet Bülent Yazıcı’nın konuşmacı olarak katıldığı birer sunum yaptıkları şuranın moderatörlüğünü ÖĞ-DER Sakarya Şubesi Eğitim Komisyonu Başkanı, emekli eğitimci Mehmet Alp yaptı. İl Milli Eğitim müdür yardımcısı Türker Erol Özen, Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rüştü Yeşil, ÖĞ-DER Genel Başkan Yardımcıları Kemal Okumuş ve Hasan Keser, Eğitimcilerin yoğun ilgi gösterdiği şuaraya Din-Bir-Der Sakarya Şube Başkanı İbrahim Birol Ergün, AGD-MGV Sakarya Şube Başkanı Celal Aydın ve birçok okul müdürü ve müdür yardımcılarıyla öğretmenin de dinleyiciler arasında olduğu şuraya ÖĞ-DER Sakarya şubesi yönetim kurulu üyesi Saffet Kaya’nın Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlandı. Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞDER) Sakarya Şube Başkanı Fatih Cingöz yaptığı açılış konuşmasında şurada sunum yapacak olan konuşmacılara, şuranın hazırlanmasına maddi manevi destek olanlara ve şurayı takip etmek için salona gelen misafirlere teşekkür etti. ÖĞ-DER Genel Başkan Yardımcısı Hasan Keser’in selamlama konuşmasından sonra sunumlara geçildi. Prof.Dr. Ahmet Bülent Yazıcı, Akademisyen-Tarihçi Kazım Ceylan ve Mehmet Baki Öztürk sırasıyla sunumlarını yaptılar. “Teknoloji Bağımlılığı ve Eğitime Etkileri” konusunda sunum yapan Prof.Dr. Ahmet Bülent Yazıcı, Teknolojinin günümüzde her alanda yoğun şekilde kullanıldığını, teknoloji sayesinde birçok şeyi çok kolay ve hızlı şekilde yapabildiğimizi, teknoloji olmadan yaşantımızın çok zorlaşacağını, bu yüzden teknolojiden tamamen uzaklaşmamızın mümkün olmadığını ancak teknolojinin de bizi yönetmesine izin vermememiz gerektiğini söyledi. Özellikle çocukların ve ergenlerin cep telefonları, tablet ve bilgisayar ile çok vakit geçirdiklerini, bunun da okul yaşantılarına, derslerine olumuz yansıdığını, ders çalışmaları gereken ya da üretken olabilecekleri zamanlarını bu cihazlarla ve geçirdikleri için verimlerinin düştüğünü bunun da akademik açıdan ve sağlık açısından olumsuz sonuçları olduğu gibi çocukların sosyal yönden kendilerini izole etmelerine, sağlıklı sosyal ilişkiler kuramamalarına neden olduğunu söyledi. Kainatta bir denge olduğunu, insanların da teknoloji ile olan ilişkilerinde bir denge kurmaları gerektiğini söyleyen Yazıcı, teknolojiyi gerektiğinde ihtiyacımız kadar kullanabilirsek, kontrol bizde olursa, teknolojinin bizi kontrol etmesine izin vermezsek teknoloji ile dengeli bir ilişki kurmuş oluruz dedi. “Mesleki Eğitimde Model Arayışları ve Ahilik” konusunda sunum yapan Kazım Ceylan, ahiliğin ne olduğunu anlatarak başladığı sunumunda; ahiliğin yanlış bilindiğini, ahiliğin sadece bir meslek teşkilatlanması olmadığını, bir medeniyet hareketi, bir devlet felsefesi, bir iktisadi – ticari sistem, bir eğitim modeli olduğunu, insan yetiştirme modeli olduğunu söyledi. Eğer bir medeniyet geliştirilecekse önce o medeniyetin insan modelinin yetiştirilmesi gerektiğini, ahiliğin de o insan modelini yetiştiren sistem olduğunu söyleyen Ceylan, ahiliğin “zamana ve mekana atılan bir tohum olduğunu, imanın amale dönüştüğü, Anadolu’nun vatanlaşmasını, atalarımızın cihan devleti olmasını sağlayan dünyevi ve uhrevi bir sistem” olduğunu söyledi. Sunumunda ahiliğin tarihsel gelişimini ve nasıl etkisiz hale geldiğini anlatan Ceylan fütüvvet esaslarının, adaletin, liyakatın, Allah’tan başkasına kul olmamanın ahiliğin esaslarını oluşturduğunu, bu esaslara göre 8-10 yaşlarındaki çocukların iki yıl süreyle kabiliyetlerinin gözlemlendiği bir yamaklık dönemine alındıklarını, bu yamaklık döneminin sonunda kabiliyetlerine göre bir zanaata yönlendirildiğini, bir zanaata yönlendirilen çocukların 3 ile 20 yıl süreyle çıraklık yaptıklarını, daha sonra da kalfalık ve ustalık dönemi geldiğini söyledi. Şimdiki eğitim sistemimizin böyle bir yapıda olmadığını ve maalesef çocuklarımızın heba edildiğini söyleyen Ceylan bugün ahilik sistemini belki birebir uygulamanın mümkün olmadığını ancak mutlaka kodlarını ve esaslarını mesleki eğitimimize yerleştirmemiz, bu kod ve esaslara göre eğitim sistemimizi dizayn etmemiz gerektiğini ifade etti. . Son olarak da Mehmet Baki Öztürk “Doğu ve Batı Medeniyetlerinin Eğitim Paradigmaları ve Türkiye’de Eğitim” konusunda sunumunu yaptı. Dünya üzerinde temelde üç ana eğitim paradigması olduğunu söyleyen ÖZTÜRK, bunların batılı medeniyetlerinin eğitim paradigmaları olan Seküler/Pozitivist Pedagojisi ve Katolik-Hıristiyan Pedagojisi ile bizim eğitim paradigmamız olan Fıtrat/Yaradılış Pedagojisi olduğunu söyledi. Batı medeniyetlerinin eğitim sistemlerinde fıtrata müdahale edildiğini ve fıtrat dışında insan modeli yetiştirmenin hedeflendiğini, bizim de içinde yer aldığımız doğu medeniyetlerinin eğitim sistemlerinde insan fıtratını zenginleştirme ve geliştirmenin hedeflendiğini söyledi. Batının insan fıtratına müdahale eden ve insanın doğasını değiştiren eğitim anlayışı nedeniyle ahlaki değerleri törpülenmiş, sosyal yapıları değişime uğramış toplulukların meydana geldiğini, bizi de böyle bir tehlikenin beklediğini söyleyen Öztürk, medeniyetimizin temellerini oluşturan değerlerimizle eğitim sistemimizi yeniden dizayn etmemiz gerektiğini, ahilik sisteminde olduğu gibi çocuklarımızı yeteneklerine göre ayırıp, ahlaki değerler edinebilecekleri ve yeteneklerini geliştirebilecekleri bir sistemi hayata geçirmemiz gerektiğini söyledi. Soru cevap kısmından sonra sunum yapan konuşmacılara ve şuranın moderatörüne, günün anısına Şuurlu Öğretmenler Derneği Sakarya Şubesi tarafından plaket verildi. Çekilen toplu fotoğraflardan sonra şura sona erdi. SonDakika haberleri net
Akademisyen – tarihçi ve Ahi Evran Üniversitesi Ahilik Araştırma Merkezi eski müdürü Kazım Ceylan, Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Üyesi Mehmet Baki Öztürk ve Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve AMATEM sorumlu hekimi Prof.Dr. Ahmet Bülent Yazıcı’nın konuşmacı olarak katıldığı birer sunum yaptıkları şuranın moderatörlüğünü ÖĞ-DER Sakarya Şubesi Eğitim Komisyonu Başkanı, emekli eğitimci Mehmet Alp yaptı. İl Milli Eğitim müdür yardımcısı Türker Erol Özen, Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rüştü Yeşil, ÖĞ-DER Genel Başkan Yardımcıları Kemal Okumuş ve Hasan Keser, Eğitimcilerin yoğun ilgi gösterdiği şuaraya Din-Bir-Der Sakarya Şube Başkanı İbrahim Birol Ergün, AGD-MGV Sakarya Şube Başkanı Celal Aydın ve birçok okul müdürü ve müdür yardımcılarıyla öğretmenin de dinleyiciler arasında olduğu şuraya ÖĞ-DER Sakarya şubesi yönetim kurulu üyesi Saffet Kaya’nın Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlandı. Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞDER) Sakarya Şube Başkanı Fatih Cingöz yaptığı açılış konuşmasında şurada sunum yapacak olan konuşmacılara, şuranın hazırlanmasına maddi manevi destek olanlara ve şurayı takip etmek için salona gelen misafirlere teşekkür etti. ÖĞ-DER Genel Başkan Yardımcısı Hasan Keser’in selamlama konuşmasından sonra sunumlara geçildi. Prof.Dr. Ahmet Bülent Yazıcı, Akademisyen-Tarihçi Kazım Ceylan ve Mehmet Baki Öztürk sırasıyla sunumlarını yaptılar. “Teknoloji Bağımlılığı ve Eğitime Etkileri” konusunda sunum yapan Prof.Dr. Ahmet Bülent Yazıcı, Teknolojinin günümüzde her alanda yoğun şekilde kullanıldığını, teknoloji sayesinde birçok şeyi çok kolay ve hızlı şekilde yapabildiğimizi, teknoloji olmadan yaşantımızın çok zorlaşacağını, bu yüzden teknolojiden tamamen uzaklaşmamızın mümkün olmadığını ancak teknolojinin de bizi yönetmesine izin vermememiz gerektiğini söyledi. Özellikle çocukların ve ergenlerin cep telefonları, tablet ve bilgisayar ile çok vakit geçirdiklerini, bunun da okul yaşantılarına, derslerine olumuz yansıdığını, ders çalışmaları gereken ya da üretken olabilecekleri zamanlarını bu cihazlarla ve geçirdikleri için verimlerinin düştüğünü bunun da akademik açıdan ve sağlık açısından olumsuz sonuçları olduğu gibi çocukların sosyal yönden kendilerini izole etmelerine, sağlıklı sosyal ilişkiler kuramamalarına neden olduğunu söyledi. Kainatta bir denge olduğunu, insanların da teknoloji ile olan ilişkilerinde bir denge kurmaları gerektiğini söyleyen Yazıcı, teknolojiyi gerektiğinde ihtiyacımız kadar kullanabilirsek, kontrol bizde olursa, teknolojinin bizi kontrol etmesine izin vermezsek teknoloji ile dengeli bir ilişki kurmuş oluruz dedi. “Mesleki Eğitimde Model Arayışları ve Ahilik” konusunda sunum yapan Kazım Ceylan, ahiliğin ne olduğunu anlatarak başladığı sunumunda; ahiliğin yanlış bilindiğini, ahiliğin sadece bir meslek teşkilatlanması olmadığını, bir medeniyet hareketi, bir devlet felsefesi, bir iktisadi – ticari sistem, bir eğitim modeli olduğunu, insan yetiştirme modeli olduğunu söyledi. Eğer bir medeniyet geliştirilecekse önce o medeniyetin insan modelinin yetiştirilmesi gerektiğini, ahiliğin de o insan modelini yetiştiren sistem olduğunu söyleyen Ceylan, ahiliğin “zamana ve mekana atılan bir tohum olduğunu, imanın amale dönüştüğü, Anadolu’nun vatanlaşmasını, atalarımızın cihan devleti olmasını sağlayan dünyevi ve uhrevi bir sistem” olduğunu söyledi. Sunumunda ahiliğin tarihsel gelişimini ve nasıl etkisiz hale geldiğini anlatan Ceylan fütüvvet esaslarının, adaletin, liyakatın, Allah’tan başkasına kul olmamanın ahiliğin esaslarını oluşturduğunu, bu esaslara göre 8-10 yaşlarındaki çocukların iki yıl süreyle kabiliyetlerinin gözlemlendiği bir yamaklık dönemine alındıklarını, bu yamaklık döneminin sonunda kabiliyetlerine göre bir zanaata yönlendirildiğini, bir zanaata yönlendirilen çocukların 3 ile 20 yıl süreyle çıraklık yaptıklarını, daha sonra da kalfalık ve ustalık dönemi geldiğini söyledi. Şimdiki eğitim sistemimizin böyle bir yapıda olmadığını ve maalesef çocuklarımızın heba edildiğini söyleyen Ceylan bugün ahilik sistemini belki birebir uygulamanın mümkün olmadığını ancak mutlaka kodlarını ve esaslarını mesleki eğitimimize yerleştirmemiz, bu kod ve esaslara göre eğitim sistemimizi dizayn etmemiz gerektiğini ifade etti. . Son olarak da Mehmet Baki Öztürk “Doğu ve Batı Medeniyetlerinin Eğitim Paradigmaları ve Türkiye’de Eğitim” konusunda sunumunu yaptı. Dünya üzerinde temelde üç ana eğitim paradigması olduğunu söyleyen ÖZTÜRK, bunların batılı medeniyetlerinin eğitim paradigmaları olan Seküler/Pozitivist Pedagojisi ve Katolik-Hıristiyan Pedagojisi ile bizim eğitim paradigmamız olan Fıtrat/Yaradılış Pedagojisi olduğunu söyledi. Batı medeniyetlerinin eğitim sistemlerinde fıtrata müdahale edildiğini ve fıtrat dışında insan modeli yetiştirmenin hedeflendiğini, bizim de içinde yer aldığımız doğu medeniyetlerinin eğitim sistemlerinde insan fıtratını zenginleştirme ve geliştirmenin hedeflendiğini söyledi. Batının insan fıtratına müdahale eden ve insanın doğasını değiştiren eğitim anlayışı nedeniyle ahlaki değerleri törpülenmiş, sosyal yapıları değişime uğramış toplulukların meydana geldiğini, bizi de böyle bir tehlikenin beklediğini söyleyen Öztürk, medeniyetimizin temellerini oluşturan değerlerimizle eğitim sistemimizi yeniden dizayn etmemiz gerektiğini, ahilik sisteminde olduğu gibi çocuklarımızı yeteneklerine göre ayırıp, ahlaki değerler edinebilecekleri ve yeteneklerini geliştirebilecekleri bir sistemi hayata geçirmemiz gerektiğini söyledi. Soru cevap kısmından sonra sunum yapan konuşmacılara ve şuranın moderatörüne, günün anısına Şuurlu Öğretmenler Derneği Sakarya Şubesi tarafından plaket verildi. Çekilen toplu fotoğraflardan sonra şura sona erdi. SonDakika haberleri net