Zamanı geri alabilme hakkım olsaydı, hayatımın zaman dilimleri içerisinde büyük ihtimalle ilkokul günlerime dönmek isterdim. Kimi zaman bir tepede kimi zaman tozlu çamurlu yollarda geçen o özel günlere olan hasretimi doya doya giderirdim. Dünyanın tüm kirlenmişliğinden uzak, kokulu silgilerin sınıfı sardığı, defterlerin kaplandığı, kendimin küçük hayallerimin büyük olduğu o ana ışınlanmayı dilerdim.
Peki, neden böyle? Sizce, büyüdüğümüzden mi yoksa çocukluğumuzdaki o sadeliğin vermiş olduğu mutluluktan mı? Ben galiba ikincisini seçenlerdenim. Bilgisayarların, tabletlerin, özelliklede çocuklarımızı hayaletleştiren cep telefonlarının sardığı günümüz sanal dünyasında, çocukluğumun en kötü zamanlarını bile arar oldum. Büyük bir hasretle, sık sık o güzelim eski günlerdeki yokluk içindeki gerçek varlıkların, zenginliklerin hayalini kuruyorum.
O günlerin en çok unutamadığım kısımlarından birisi de okula olan sevgimdi. Daha okula gitmeden ablamın ödevlerine baka baka öğrendiğim harfler, sayılar; gizli gizli karaladığım defterler ve hayranlıkla baktığım o mavi önlükler. Hepsi belki de şu an öğretmen olmamın arkasında yatan çok küçük detaylardı. Tadı damağımda kalmış çok değerli bu detaylar, şimdi çektiğim fotoğraf karelerine can veriyor. Hiç çocukluk fotoğrafı olmayan bir fotoğrafçının hayal dünyasına gizemli bir yol açıyor.
Bu değerli detayların en başında ise benim için önlük geliyor. Bir nesil siyah önlük giymiş fakat ben o nesilden sonra gelen mavi önlükle okula başladım. O zamanlar okul yolu ve bahçesi meşhur çizgi film “Şirinler” ‘den çıkmış bir sahne gibiydi. Kız erkek fark etmeksizin beyaz yakalarıyla dört bir yana koşan masmavi önlük olurdu her yer. Şu an bile bu yazıyı yazarken sanki okulun bahçesinde, çamlar altında arkadaşlarımla oynuyor gibiyim. Yakalığımın düğmesi kopmuş, yırtık cebimdeki misketlere dokunduğumu hissediyorum.
Hikayemdeki bu fotoğrafı Korgan ilçemizin Tepealan beldesinde çektim. “Son Şirinler” olarak adlandırdığım bu fotoğrafta mavi önlüğü belki de Son olarak giyen öğrencilerimize yer verdim. Ayağı toprağa bile basmadan, okul yolunu tecrübe etmeden, taşımalı servislere doldurulan onca öğrenci için; kırda bahçede neşeli neşeli evlerine giden, beni çocukluğuma götüren o güzel anları anlatmak için bu değerli fotoğrafı çektim. Köy okullarının terk edilmişliğini bir fotoğrafa sığdırmak ve sizleri o güzel günlere geri götürecek, değerli bir sahneyle baş başa bırakmak istedim.
Kim bilir, belki biz de çok çalışkan ve kıymet bilen, uslu bir gelecek yetiştirebilirsek; belki şirinleri tekrardan görebiliriz.
Niyazi Gürgen / Korgan / Tepealan
Son dakika haberleri net
Son dakika haberleri net