Sondakika Son Dakika Haberler

Son dakika haberleri net
Su… Oksijen ve hidrojenin birleşmesi… 2 hidrojen ve 1 oksijen atomundan; H+ iyonu içeren maddenin (asit) ve OH- iyonu içeren maddenin (baz) verdiği nötralleşme tepkimesi ile meydana gelmekte… H2O, saf su… Sudaki oksijenin yakıcı bir gaz, hidrojenin ise yanıcı bir gaz olması… Yanıcı bir madde olmayan suyun, ateş söndürücü olarak kullanılması… İnsan vücut ağırlığının %60-70'inin (2/3’ünün) su olması… Bu oran yaşa, cinsiyete, kiloya bağlı olarak farklılık göstermekte… Yeni doğan bebeklerin vücudundaki su oranı %75. Yeryüzünün %70’i suyla kaplı ve bu suyun %96,5’i okyanuslarda… Suyun katı, sıvı ve gaz hâli mevcut…  Yeryüzünde bulunan su, sıvı (okyanuslar, göller, nehirler, bataklık ve yer altı suyu), gaz (buhar, sis ve nem) ve katı (buzullar) hâllerde bulunmakta… Saf su olan yağmur suyu, canlılar için içilebilir olmayan su, insanlara yararı olmayan su… Yağmur suyunun yani saf suyun, yağdıktan sonra toprağa düşünce toprağın yapısındaki mineralleri toplaması ve yararlı ve içilebilir hâle gelmesi… Âb-ı hayât denilen içene ölümsüzlük zerk edildiğine ve içildiğinde bağışlandığına inanılan su… Bengi su, âb-ı hayât, hayat suyu, dirilik suyu, aynü'l-hayat, nehrü'l-hayât, âb-ı câvidânî, âb-ı zindegî, hayat kaynağı, hayat çeşmesi, bazen de Hızır ve İskender'e atfen âb-ı Hızır veya âb-ı İskender vb. çeşitli isimlerle anılan, birçok tâbirde adı geçen, içen kişiye ölümsüzlük kazandırdığına inanılan efsanevî su… Dünya Sağlık Örgütü tarafından dünyanın en sağlıklı suları arasında değerlendirilen zemzem ise Kanada'daki araştırmaya göre içerisinde mikroorganizma ve bakteri bulunmayan tek su… İçinde su olmayan bir içecek düşünülebilir mi? Meyve suları, hoşaf, ayran, süt, vb. içecekler… Sağlığımıza en yararlı olanı, elbette içilebilir olan su… Terleme, solunum, idrar vb. aktivitelerle günde yaklaşık 2-3 litrelik kısmı kaybederiz… Bu nedenle, günde ortalama 2-2,5 litre (10-12 bardak) su tüketmek gerek… Vücut ağırlığımız normalin üzerinde olduğunda da, her 10 kilogram için ekstra 1 bardak su tüketilmesi gerekmekte… Günlük ortalama 2,5 litre tüketilen su, böbrek, saç, cilt, bağırsak, beyin gibi önemli unsurların korunmasına müthiş destek vermekte... Yetersiz su tüketimi; böbrek, bağırsak hastalıkları, tansiyon, cilt problemleri vb. marazların sebebi… Günde 2-3 litreden fazla su içilmesi, çok fazla su tüketilmesi, gereğinden fazla su içilmesi ise çok tehlikeli… Fazla su içilmesi, böbreklerin aşırı çalışmasına, vücuttaki sodyum, potasyum ve birçok mineral dengesinin bozulmasına sebep… Su ikram edilince, içildikten sonra getirene “su gibi aziz ol” denmesinin hikmeti… Ne pişmiş aşa su katmak ne lafı sulandırmak doğru… Her mevzuda ciddiyeti korumamız, lafı sulandırmamız, durup dururken konuya ilgisiz, anlamsız, tutarsız ve boş laf katmamamız lâzım… Algıları manipüle edenlerin, zihinleri sulandıranların bahaneler üretmeleri zor değil… Bu, anlaşılabilir net bir durum… Bu, su götürmeyen, başka türlü yorumlanacak bir yönü bulunmayan ahvâl… Meseleyi sulandırmanın da kimseye faydası yok… “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, ölümün bir avuç toprak değil mi?” (Şems-i Tebrizi)… Suyun gücünün yavaş olması, etkisinin göz ardı edilmesine neden olmamalı… Bilinmeli ki su, öylesine tesirli ki her seferinde ufak bir parça olmak üzere toprağı ve kayaları aşındırır ve derin vadiler meydana getirir… Taşı delen sadece suyun gücü değil, damlalarının sürekliliği elbette…“Sular yükselince balıklar karıncaları yer, sular çekilince de karıncalar balıkları. Yani üstünlük bugün karıncadaysa yarın balığa geçebiliyor ya da tam tersi. Karınca ya da balık olmanın sağladığı üstünlüğe sevinmek kendimizi kandırmaktan öte bir anlam taşımıyor, çünkü kimin kimi yiyeceğini gerçekte suyun hareketi belirliyor.” (Afrika Atasözü)… Suyun değerini anlamak için kuyunun kurumasını mı bekleyelim? Suyu bulunca da yüzümüzün karasını suyla mı temizleyelim? Adamın yere bakanından mı, suyun ağır (sessiz) akanından mı korkalım? Ya da suya düşünce, sudan çıkamayışımızın vebalini suya mı yükleyelim?  Nasıl mı olalım? Cevabı Hz. Mevlana’nın sözünde saklı… “Cömertlikte ve yardım etmede akarsu gibi ol.”… “Birinin başına toprak saçsan başı yarılmaz. Suyu başına döksen, başı kırılmaz. Toprakla, suyla baş yarmak istiyorsan, toprağı suya karıştırıp kerpiç yapman gerek.”… Susuz her şey değersiz… Çeliğe su verilmedikçe, kılıç kesmez… Lâkin suyun ateşe olan üstünlüğü, bir kaba girinceye kadardır… Su, kaba mahkûm edilince, ateş o suyu kaynatıp buharlaştırır! Velhasıl kelam, insanın özü su, sözün özü su… “İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su; bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu. Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek; siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?” (Necip Fazıl Kısakürek)… Hedef su kaynağına ulaşmak mı? “Eğer su kaynağı senin kendi ruhundan fışkırmazsa susuzluğunu dindiremezsin.” (Wolfgang Van Goethe)… Suyun kaynağının bizde olduğunu bilip, misafirlerimize içilebilir su, her birinin aslı su olan meyve suyu, hoşaf, süt, ayran vb. millî içeceklerimizi ikram etmeliyiz… Süt kuzusu olmadan kurt olunmuyor! Aslan sütü içerek aslan ve aslan yürekli olunmuyor, vesselam… Selam, sevgi ve saygılarımla… Sondakika haberleri net

Sondakika Son Dakika Haberler