Son dakika Cumartesi'nden Devam SonDakika Haberleri

TAKİP ET

Cumartesi'nden Devam

AZİZİYE (YALI) CAMİİŞadırvan'ın karşısındaki cami, şehrin ilk kurulduğu yıllarda ayni yerde ahşap olarak inşa edilmişti. Kim tarafından, yapıldığı bilin­memektedir. 1883 yılında çıkan unutulmaz çarşı yangınından sonra, çevrenin deniz seviye­sinin altında kalan kısımları kum ve toprakla doğrulmaya başla­nınca, Yalı Camiinin de yeniden yapılma zarureti doğmuştu. Bu sebeple, şehrin ileri gelenlerinden Kadızade Hacı Hasan Efendi, eski ahşap mescidi yıktırarak, ayni yerde, bütün masraflarını kendisi karşılayarak, 1894-1895 yıllarında bugünkü camii, iki katlı olarak inşa ettirdi. Resmî kayıtlarda adı 'Aziziye Camii' olan bu mescit, kesme taş duvarlı, iki giriş kapılı, bodrum katında medrese odaları bulunan, ki­remit çatılı olarak inşa edilmişti. Minaresi sonradan yapılan caminin alt katında zaman zaman değişiklikler yapılmış, bir süre Tekel İdare­sinin tuz deposu olarak da kullanıldıktan sonra, günümüzde baştanbaşa onarılarak caminin bir bölümü şeklinde ibadete açılmıştır. Halk arasında Yalı Camii olarak söylenen Aziziye Camiinin çevresinde, bir zamanlar kahvehane, alt kısmında depo, iş yerleri bulunmaktaydı. Günümüzde Caminin çevresi düzenlenerek park haline getirilmiştir. Yalı camiinin kıble cihetinde, cami duvarına bitişik olarak birkaç dükkân bulunuyordu. Bu işyerlerinde, genellikle kahve, yağ, şeker gibi belirli maddeler satılmaktaydı. Dükkânlardan biri, şehrin ilk kitapçısı olarak bilinen İmam zade Hacı Kadir Ağa'nın oğlu Hafız Mustafa Efendi'ye aitti. Mustafa Efendi, medrese tahsili gördüğü için, şehrin ileri gelenleri, dinî bilgilere meraklı olanlar, ufacık dükkânında toplanırlar; gerek getirttiği yeni kitapları incelemek ve gerek dinî sohbetlerde bulunmak üzere, sık sık kendisini ziyaret ederlerdi. Caminin çevresindeki dükkânlardan birinin sahibi merhum Hafız Hüseyin Bilgin ve komşusu merhum Bayram Vardar. Geniş tasavvufî bilgisi olan Hafız Hüseyin Bilgin, ticareti terk ettikten sonra, uzun yıllar orta Camide din görevlisi olarak bulundu. Bayram Vardar, otel işletmiş ve vefatına kadar ticaretle meşgul olmuştur.  Yalı Caminin bitişiğinde iki kahvehane vardı. Bu kahvehanelere şehrin namlı gençleri gelirler, buralarda biraz da güç gösterisinde bulunurlardı. Caminin yanında kahvehane bulunması normal görülmekte idi. Zira namaz vakti burada bek¬lenirdi. Namazdan sonra da buralarda sohbetler yapılır, vakit geçirilirdi. Bu kahvehanelere, Ra¬mazan aylarında Halk Şairleri de gelir, burada saz çalarak şiirlerini okurlardı. Ramazan aylarında 'meddahlar'ın da uğrak yeri olan kahvehaneler, bu durumlarını zamanla kaybetmişler ve birer 'oyun yeri' haline gelmişlerdi. Bu yüzdendir ki, kahvehanelerin yaşlı başlı müşterilerinin yerini gençler almıştı. Yalı Camii etrafındaki bu kahvehaneler, muhtelif tarihlerde, caminin çevresinin düzenlenmesi münasebetiyle yıktırılarak ortadan kaldırılmışlardı. Halen, caminin giriş kapısının altındaki salonda bir çay ocağı bulunmaktadır. VARDARLARBir zamanlar, Süleyman Felek caddesinde Yalı camiinin karşısında Bayram ve Raif Vardar'lara ait Arnavutların yeri diye bilinen meşhur bir bakkaliye vardı. Çok güzel hatıralar dolu, lezzetli bir dükkândı. Vardarlar’ın açık olduğu o eski yıllar herkes için çok güzel günlerdi. Herkesin beğendiği başta buz gibi şırası, limonatası, dondurması, lokumu şekeri ile tüm ürünleri, tertip, temizliği ve sevecen bakışları ile Vardar'lar çocukluğumuzda harçlığımızı aldığımızda koşup gittiğimiz bir yerdi. Cevizli helvada yaparlardı. Boztepe 'den gelen buzlu karlarla elde yapılan meşhur dondurmasını, helvasını, rengârenk susamlı akide şekerlerini yemeyen, sevmeyen, bilmeyen yoktu. O zamanlarda bir lira ile şeker, dondurma ve simit bile alırdık.  Hele buz gibi limonatasını, şırasını içip de serinlemeyen var mıydı? Şırasının tadı hala damağımda süperdi. Kışın da bozasının keyfi bir başkaydı. Birde çok temizlerdi. Nerde öyle tatlar. Lokumları da mükemmeldi. Roma dondurması vardı. Kahverengi kalıplar halinde Cumhuriyet helvası da yapıyorlardı. Babalarını çocuklarını Vardarlara götürüp, şıralardan içirirlerdi. Ordu’da okuyan öğrenciler, Vardarların daimi müşterileri arasında olurdu. Kış günleri ise mermer üzerinde ki tahin helvası da muhteşem idi. Maalesef Arnavutlar kapandıktan sonra o güzelim şırasına herkes hasret kalmıştı. Mevlut şekerlerimizi oradan alırdık, her türlü helvası nefisti, boza da yapıyorlardı.  Bir sonra daha böyle bir yer açılmadı. BUKET PASTANESİ...1950 li yıllarda Rize Çamlıhemşin’den iki kardeş pasta ustası, Fidangör’deki Yaraş’ların taş apartmanının altında Kuğu Pastanesinin olduğu yerde Çamlı Kardeşler Pastanesini açmışlardı. Genç çırak Baki Kanber de dokuz sene Çamlı Kardeşler Pastanesinde askere gidene kadar hamur sanatının bütün ustalığını bu mekanda öğrenmiştir. Bir zaman sonra da askere giderek vatani görevini tamamlayan Baki Kanber dönüşte akrabaları Muhittin Kanber,Yaşar Kanber ile birlikte 20 Ağustos 1962 senesinde İş bankasının ve Numune fırınının karşı köşesinde Buket Pastanesi ismini verdikleri işyerini açmıştır. Orduluların damak zevkine farklı tatlar vermeğe,yeni yeni dostlar edinmeğe başlayan Baki Kanber ve ortakları, artık düğünlerde, nikahlarda, yaş günlerinde çok katlı pastaları, tatlıları ve özel limonataları ile söz sahibi olmaya başlamışlardır.. Ordulular, Buket Pastanesinin ayrıcalığın da, sosyal yaşantısında bir farklılık yaşarken daha sosyal, daha modern ve yeni bir Şube anlayışı ve arayışı gündeme gelmiştir. 1967 yılında açılan Ordu Sinemasının giriş katında denize cephesi olan yeni bir Buket Pastanesi daha açan Baki Kanber ve ortakları var olan pastanelerinin dışında farklı bir anlayış ve hizmet düşüncesinden hareket ederek yola çıkmışlardır. Kanberler, yeni Buket Pastanesini alışılmışın dışında özel bir mekan olarak hiçbir masraftan kaçınmayarak modern bir anlayışla yaptırmışlardır.. Alışılmışın dışında hizmet veren özel garsonların hizmet verdiği bu güzel salonu dönemin Ordu valisi Cemal Orhan Mirkelam hizmete açmıştır. Buket Pastanesind iç dekarasyon olarak salonu iki bölüme ayıran renkli vitray pano, duvarda “Bakır Karaca” panosu, özel balık akvaryumu ve ışıklandırılmış asma tavan dekorasyonu ile dikkatleri çeken bu güzel mekanda özellikle akşam saatlerinde dolup taşıyordu. Ordu sinemasının 18.30 matineleri öncesi Buket pastanesinde yer bulabilmek, salonda oturabilmek şanslı bir ayrıcalıktı. Yaz mevsimlerinde önündeki varendası  hiç boş kalmaz, Buket Pastanesinin müdavimleri burada mutlaka bir araya gelir, pasta, limonata, çay ve kahve ile yorgunluk çıkartır, sohbetler edilirdi. Buket Pastanesi   seneler  önceleri turizm adına Ordu’yu tanıtım görevini de  hizmet olarak üstlenmiş bir kuruluş olmuştur. Sinemanın altında açılan yeni Buket Pastanesinin asma katında Feyha Yener, Fahri Çelebi, Turgut Uzman, Baki Kanber, Pervin Aktürk, Şefik Yılmaz ve Ali Ataoğlu’ndan oluşan, Ordu Turizm Derneği, kentin tanıtımına katkıda bulunabilmek için etkinlikler ve çalışmalar yaparlardı.  Buket Pastanesinin yarım asırdan fazla yeniliklerle devam eden modern ve kaliteli hizmet anlayışı yıllar sonra gelişen ve büyüyen Ordu’da birçok yeni pastaneye, kafeye hem örnek hem de öncü olmuştur. Çamlıhemşinden 16 yaşında Ordu’ya Fidangör’deki Çamlı Pastanesine dayılarının yanına çırak gelip, Ordu’ya kazandırdığı modern Buket Pastanesi ile 51 yılda Ordululara kaliteli ve farklı lezzetler tanıtan Baki Kamber’li Buket Pastanesi bir şekilde yorulmuş ve emekliye ayrılmıştır. Bayrağı devralan oğlu Şeref Kanber’de Fidangör’deki Başak Pastanesiyle babasından aldığı bilgi ve eğitimle Ordululara aynı şekilde başarıyla hizmet vermeye devam ediyor. Devam Edecek Hazırlayan: H. Naim Güney
son dakika haberleri net

Son dakika Cumartesi'nden Devam SonDakika Haberleri