Son dakika Bayramın müjdecisi olarak da kabul edilen olan Mübarek Arefe günü'nün de diğer birçok mübarek günlerde olduğu gibi faziletleri bulunuyor. Peki Arefe gününün faziletleri nelerdir? Sorunun yanıtı haberimizde. SonDakika Haberleri

TAKİP ET

Bayramın müjdecisi olarak da kabul edilen olan Mübarek Arefe günü'nün de diğer birçok mübarek günlerde olduğu gibi faziletleri bulunuyor. Peki Arefe gününün faziletleri nelerdir? Sorunun yanıtı haberimizde.

Arefe günü, İslam dininde sadece ibadet ve maneviyatla ilgili özel bir gün olmanın ötesinde, sosyal ilişkiler ve toplumsal dayanışma açısından da büyük bir öneme sahiptir. Bu gün, akraba ziyaretleri, komşuluk ilişkilerinin güçlendirilmesi, eski dostlukların yenilenmesi ve toplum içindeki yardımlaşma ve dayanışmanın artırılması için bir fırsat olarak değerlendirilir. Özellikle, Müslüman topluluklar arasında, arefe günü maddi imkanı olan kişilerin, ihtiyaç sahibi kişilere maddi veya gıda yardımı yapması teşvik edilir. Bu, toplumdaki zengin ile fakir arasındaki makasın azaltılması ve sosyal adaletin sağlanması açısından önem taşır. Peki İslamiyet'te Arefe gününün faziletleri nelerdir? İşte cevabı AREFE GÜNÜNÜN FAZİLETLERİPeygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Allâhü Teâlâ nezdinde Arefe gününden daha faziletli hiçbir gün yoktur. Arefe gününde, Allâhü Teâlâ, rahmeti ile dünya semâsına tecellî eder, gökteki meleklere karşı, yer halkı ile iftihar edip şöyle buyurur: ‘Kullarıma bakınız. Azâbımı görmedikleri hâlde uzak yoldan, terli ve toz toprak içerisinde, saçları dağınık bir vaziyette, rahmetimi ümit ederek bana geldiler. Kullarımın Cehennem azâbından kurtulup bağışlanmaları, en çok Arefe gününde olur.” “Şeytan, Arefe gününden başka hiçbir günde daha zelîl, daha hakîr, daha küçük ve daha öfkeli görülmemiştir. Bunun sebebi, Arefe gününde Allâh’ın rahmetinin inmesi ve Allâh’ın, günahları bağışlamasıdır. Bir de Bedir Muhârebesi’nde böyle görülmüştür. Çünkü Şeytan o zaman, Cebrâîl aleyhisselâm’ı, (düşmana karşı) melekleri saf yaparken görmüştü.” “Kim ki Arefe gününde Allah’tan, dünya ve âhirete ait bir ihtiyacını isterse, Hazret-i Allah, onu verir.” Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), Arefe günü akşamı, ümmeti için dua ettiler. Allâhü Teâlâ, duasını kabul edip, “Zulmederek başkasının hakkını alanlar hariç bütün ümmetin affedildi. Muhakkak ben, mazlûmun hakkını zâlimden alırım.” buyurdu. Peygamber Efendimiz (s.a.v.); “Yâ Rabbi! Dilersen mazluma Cennet’ini verir, zalimi de mağfiret edersin” diye ilticâ ettiler. Arefe akşamı buna cevap verilmedi. Sabah olunca Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), duasını Müzdelife’de tekrar ettiler. Orada, “İstediğin verildi” buyuruldu. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) tebessüm buyurdular. Onun tebessüm ettiğini gören Hz. Ebûbekir ve Hz. Ömer (r. anhümâ) sebebini suâl ettiler. Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem: “Allâh’ın düşmanı İblis, duamın kabul edildiğini ve ümmetimin mağfiret olunduğunu öğrenince gayet perişan bir vaziyette yerden toprak alıp başına saçıyordu. Onu böyle görünce, tebessüm ettim.” buyurdular. Haber Merkezi
son dakika haberleri net